Kızıldeniz’de Denizcilik, Ticaret ve Yerleşim (VIII-XI Yüzyıllar)

Paylaş:

Muhit olmak, tanışmak, birbirinin farkında olmak, ürettiğini görmek ve birikimini paylaşmak gayesine matuf olarak Küresel Araştırmalar Merkezi “Kadın Kimliği Üzerinde Çağdaş Kültür Okumaları” başlıklı atölye grubu bünyesinde devam ettirilen Tez/Makale Tartışmaları birbirinden çok farklı alanlarda, çok farklı disiplinlerde çalışmalarını sürdüren kadın akademisyenleri konuk etmektedir.Hint Okyanusu ve Akdeniz gibi iki medeniyet havzasını birleştiren, Kitab-ı Mukaddes’te Yam Sûf (Sazlık denizi) adıyla geçen, Arapların –Firavun’u yuttuğu için- Bahrü’l Kulzüm dediği, günümüzde kızıl rengi ile öne çıkan Kızıldeniz, efsanelerin ve ilâhî kitapların dahi konusu olacak kadar önemli bir deniz. Tez/Makale Tartışmaları çerçevesinde 4000 yılı aşan bir mazisi olan Kızıldeniz’de denizcilik, ticaret ve yerleşim konusunu içeren bir tez dinledik. Nihal Şahin Utku tarafından Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde hazırlanan tez, ciddi bir emeğin, titiz bir çalışmanın ürünü. Utku’nun da işaret ettiği gibi tez, farklı alanları kuşatan interdisipliner bir çalışma. Tezin gayesi ne Kızıldeniz’in fizikî coğrafyasını ne de, bu deniz etrafında yaşayan toplumların siyasî tarihini araştırmak. Amaç, medeniyet oluşumunda statik bir unsur olan coğrafya ile dinamik hareketli bir unsur olan insanın tarih bağlamında ilişkisini ortaya koymaktır.Sunumuna yukarıda zikredildiği üzere, farklı toplumları, farklı kültür ve dinleri içinde barındıran Kızıldeniz’e tarih boyunca verilen isimlerden bahsederek başlayan Utku, tezin hazırlanması aşamasında karşılaştığı metodolojik problemlere ve tezinin kaynaklarına değinerek devam etti. Kaynakları arasında en ilginci geniza vesikaları idi. Bu vesikalar Hint Okyanusu ile Akdeniz arasında ticaret yapan Yahudi tacirlerin ailelerine yazdıkları mektuplardan oluşuyor. Mısır, Yemen ve Arap gibi kadim kültür ve medeniyetlerin ortak su havzası olan Kızıldeniz nasıl bir coğrafya? Tarih boyunca farklı milletlerin siyasî teveccühlerine mahzar olmasının nedeni ne?Utku’ya göre, Hint okyanusu ile Akdenizi, dolayısıyla Afrika, Asya ve Avrupa kıtalarını birleştiren stratejik bir mevkide yer alan Kızıldeniz, dünya tarihinin en güçlü siyasî iktisadî ve kültürel dinamiklerinden birine şahitlik etmiş bir coğrafyadır. Çöl iklimine sahip olduğu için zor ve meşakkatli bir denizdir ve çok tuzlu olduğu için de sahilleri verimsizdir. Coğrafî özellikleri çok çetin olduğu için inişli çıkışlı bir tarihi olan Kızıldeniz bütün bu olumsuz koşullarına rağmen Doğu’yu Batı’ya bağladığı, Doğu’nun ticarete konu olan mallarını Batı’ya aktardığı, hac güzergâhı üzerinde olduğu için yine de değişik toplumların nazarında ayrı bir yere sahiptir. Utku’nun ifadesiyle, Aden, Ayzap, Cidde ve Eyle gibi çok önemli limanlara; Akabe ve Süveyş gibi çok önemli iki kanala sahip Kızıldeniz’e ilginin temel hedefi transit ticarettir. Antik Mısır, İsrailoğulları, Güney Arapları, Farisiler, Habeşliler, Müslüman Araplar; Roma, Bizans ve Kızıldeniz limanlarına etki eden birbirinden çok farklı kültür ve medeniyete sahip milletlerdir. Dolayısıyla Kızıldeniz, hem Batı hem de İslâm tarihi açısından mühim bir bölgedir. Daha sonra Utku, bölgedeki denizcilik faaliyetleri ile ilgili olarak şunları aktardı: Büyük ölçüde Hint Okyanusu denizciliğinin özelliklerini taşıyan bölge denizciliğinin denizcilik tarihine en önemli katkısı gemileridir. Akdeniz gemileriyle mukayese edildiğinde Latin yelkeni kullandıkları için manevra kabiliyetleri yüksektir. Gemilerin yapımında çivi kullanılmaz ve geminin önce iskeleti yapılır. Gemide güverte yoktur. Gemiler denize konvoy halinde çıkmaktadırlar. Hint Okyanusu’nun en önemli özelliği savaşların az, ticaretin ise yoğun olmasıdır. Bölgede ticaret, ortaklıklar şeklinde kurulmuş küçük ticarî işletmeler kanalıyla yapılmaktadır. Haçlı seferleri, Süveyş ve Akabe kanallarındaki ticarete zaman zaman ket vursa da devletin bu bölgedeki ticareti ayakta tutmak için ciddi tedbirleri mevcuttur. Bazen tamamen sessizliğe çekilen bazen de çok canlı bir coğrafya olan Kızıldeniz’de Hintliler, Araplar, Habeşliler ve Yahudiler gibi birbirinden çok farklı din ve kültüre sahip tüccarlar ticarî faaliyette bulunmaktadırlar. Kızıldeniz ticaretinin en önemli ticarî kalemi baharattır. Ayrıca buhur, boya maddeleri, şap, dokumacılık, inci, mercan, yakut gibi değerli taşlar; at ve deve gibi canlı hayvan ve köleler de ticarete konu olan mallar arasında yer alır. Öte taraftan, düzensiz gelgit akıntıları ve muson rüzgârlarının etkisiyle zorlu bir coğrafyaya sahip Kızıldeniz, ticarî faaliyetler sebebiyle farklı insanlara, farklı dinlere kucak açmış ve böylece çok kültürlü sosyal yapılara imkân tanımıştır. Bölgedeki yerleşim de yine coğrafî şartların ve ticaretin sunduğu imkânlar dahilinde şekillenmiştir.   Sonuç olarak Utku’nun konuşması,  klasik kaynaklarda Bahrü’l Yemen, Bahrü’l Ayzab, Bahrü’l Cidde gibi isimlerle de anılan Kızıldeniz’in farklı toplumlar nezdindeki önemi, bölgenin sosyal yapısının ve kültürünün oluşumunda etkin bir role sahip coğrafî özellikleri (muson rüzgârları, ters akıntılar, mercan kayalıkları vb.), Kızıldeniz’deki ticaret faaliyetlerinin bölge kültüründeki belirleyiciliği ve Kızıldeniz’deki denizcilik faaliyetleri çerçevesinde gerçekleşti.    

Daha fazla göster

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir