Fatma Aliye: Uzak Ülke

Paylaş:

Sa­nat Araş­tır­ma­la­rı Mer­ke­zi’nin Ara­lık ayın­da­ki Kır­kam­bar ki­tap söy­le­şi­sin­de, ko­nu­ğu­muz Fat­ma Ka­ra­bı­yık Bar­ba­ro­soğ­lu’nun son ro­ma­nı Fat­ma Ali­ye: Uzak Ül­ke’den yo­la çı­ka­rak Os­man­lı’nın ilk ka­dın ro­man­cı­sı Fat­ma Ali­ye Ha­nım hak­kın­da ko­nuş­tuk.Fat­ma K. Bar­ba­ro­soğ­lu, zi­hin­sel ha­zır­lı­ğı ye­di yıl sü­ren ese­ri­ni, bi­yog­ra­fi ye­ri­ne ro­man tü­rün­de ka­le­me al­ma­yı ter­cih et­miş. “Böy­le­lik­le kah­ra­ma­nım Fat­ma Ali­ye ve yer yer onun­la ör­tü­şen ken­di hi­kâ­yem ışı­ğın­da, dü­nün ve bu­gü­nün ha­di­se­le­ri­ne ta­ri­hin için­den ve dı­şın­dan bak­ma de­ne­me­sin­de bu­lun­mak is­te­dim” di­yen ya­za­rın, bu amaç­la üç ana bö­lü­me ayır­dı­ğı ro­ma­nın ilk iki bö­lü­mün­de (Oku­mak)ve(Yaz­mak) geç­miş­te yer alan kah­ra­ma­nın hi­kâ­ye­si an­la­tı­lı­yor. Üçün­cü bö­lüm­de (Ki­lit­li Bak­mak)ise ya­zar, Fat­ma Ali­ye Ha­nım’ın şah­sın­da, bu­gü­nün Müs­lü­man ka­dın kim­li­ği ek­se­nin­de­ki me­se­le­le­re de­ğin­me­yi he­def­le­miş. Böy­le­ce de­ği­şen me­kâ­nı ve ara­ya gi­ren za­ma­nı or­ta­dan kal­dır­dı­ğı­mız­da so­run­la­rın ne ka­dar ben­zer ya­pı­la­ra sa­hip ol­du­ğu­nu gös­ter­mek is­te­miş.Bu se­bep­le ya­zar Fat­ma Ha­nımile kah­ra­man Fat­ma Ha­nımın or­tak­lık­la­rı, ya­ni “ya­zar- ka­dın” ol­ma­la­rı, fel­se­fey­le il­gi­le­ri, kı­rıl­gan za­man­lar­da “ka­dın”a ait me­se­le­ler üze­ri­ne yaz­ma­la­rı, bir an­lam­da za­man ve me­kân fak­tö­rü si­li­ne­rek ör­tük bir pa­ra­lel­lik­te iler­li­yor.Ko­nuş­ma­nın ba­şın­da ge­len “Ne­den Fat­ma Ali­ye Ha­nım’ı seç­ti­niz ve bu eser ne­den ro­man tü­rün­de ya­zıl­dı?” so­ru­su­nu ge­niş bir çer­çe­ve­de de­ğer­len­di­ren Fat­ma K. Bar­ba­ro­soğ­lu, ro­ma­nın ifa­de-i me­ra­mı ba­bın­da­ki Dip Hi­kâ­yebaş­lık­lı ilk kıs­mın­da da bu ama­cı­nı, üs­te­lik ro­man ka­lıp­la­rı­nın dı­şı­na çık­ma­yı gö­ze ala­rak ce­vap­la­ma­ya ça­lış­mış. Ya­zar, “Fat­ma Ali­ye Ha­nım’a ait tüm bil­dik­le­ri­mi kul­lan­ma­dım, bu­nu ro­man ka­lıp­la­rı içi­ne yay­dım. Çün­kü bu­nun bir bi­yog­ra­fi ol­ma­sı­nı is­te­me­dim” di­yor.Ka­tı­lım­cı­la­rın “Ya­zar ola­rak kah­ra­ma­nı­nız­la ben­zeş­ti­ği­ni­zi dü­şü­nü­yor mu­su­nuz?” so­ru­su­na, kim­lik ve ya­şa­dı­ğı ça­ğın so­run­la­rı­nı ir­de­le­me açı­sın­dan ben­zer­lik­le­ri ol­sa da ro­man an­la­yış­la­rı­nın fark­lı ol­du­ğu­nu vur­gu­lu­yor Fat­ma K. Bar­ba­ro­soğ­lu:Beş ro­man ya­yım­la­mış olan Fat­ma Ali­ye Ha­nım, ro­ma­nı, top­lum­sal me­se­le­le­ri, özel­lik­le de ka­dın ko­nu­su­nu iş­le­mek için bir araç ola­rak gö­rü­yor. Bar­ba­ro­soğ­lu’na gö­re ilk ka­dın ro­man­cı­mız sü­rek­li ay­nı ku­maş­tan ay­nı el­bi­se­yi biç­me­ye ça­lış­tı­ğı için, ya­za­rın di­ğer eser­le­ri, en ba­şa­rı­lı ro­ma­nı Mu­ha­da­rat’ı aşa­mı­yor. Fa­kat Tan­zi­mat ro­ma­nın­da­ki ka­dın un­su­ru­na ye­ni bir ba­kış ge­tir­me­si açı­sın­dan önem­li bir ya­zar. Dev­ral­dı­ğı ro­man ge­le­ne­ğin­de ka­dın; na­if, kı­rıl­gan, has­tay­dı. Fat­ma Ali­ye Ha­nım ile bir­lik­te ka­dın, ete ke­mi­ğe bü­rü­nen bir ma­hi­yet ka­za­nı­yor. Bar­ba­ro­soğ­lu, ro­man tek­ni­ği­nin ve sü­rek­li ay­nı ko­nu­lar­da yaz­ma­sı­nın eleş­ti­ri­ye açık ol­ma­sı­na rağ­men Fat­ma Ali­ye’nin ge­tir­di­ği ye­ni­li­ğe dik­kat çe­ki­yor. Bi­lin­di­ği gi­bi Fat­ma Ali­ye Ha­nım sık­lık­la Ha­li­de Edip ile kı­yas­la­nır, Ha­li­de Edip da­ha ba­şa­rı­lı gö­rü­lür. Hâl­bu­ki Ha­li­de Edip, sa­de­ce Fat­ma Ali­ye de­ğil, Ha­lit Zi­ya gi­bi us­ta ya­zar­la­rın kat­kı­la­rıy­la ol­gun­la­şan bir tü­rü de­vam et­tir­miş­tir. Do­la­yı­sıy­la el yor­da­mı ile iler­le­yen bu ilk ne­sil ka­dın­la­ra gö­re da­ha şans­lı bir ko­num­da yaz­dı­ğı tes­pi­ti­ni di­le ge­ti­ren Fat­ma K. Bar­ba­ro­soğ­lu, ko­nuy­la il­gi­li ola­rak, ya­zar ka­dın­la­rın bir so­ru­nu­na de­ğin­di: “Ken­di­ni mi ya­za­cak­sın? Ya da ne­yi na­sıl ya­za­cak­sın? ‘Ka­dın ya­zar’ ol­mak­la -da­ha doğ­ru­su ‘ya­zar ka­dın’ ol­mak di­yo­rum ben bu­na,- il­gi­li bir kim­lik so­ru­nu var top­lum­da. Bu, dü­nün ol­du­ğu ka­dar bu­gü­nün de bir so­ru­nu. Fat­ma Ali­ye bu­nu eser­le­ri­ne yan­sıt­ma­yı, dö­ne­mi­nin en­te­lek­tü­el bir ka­dı­nı ola­rak ken­di­ne me­se­le edin­miş. Ve ilk ter­cü­me­le­rin­de, ya­şa­dı­ğı dö­ne­me gö­re son de­re­ce ile­ri bir adım ola­rak ‘Bir Ka­dın’ im­za­sı­nı koy­ma ce­sa­re­ti gös­ter­miş. Ya­ni ‘ya­zar ka­dın’ ola­rak var ol­ma­yı ter­cih ede­bil­miş. Bu yap­tı­ğı, bı­ra­kın Os­man­lı’yı, dö­ne­min Av­ru­pa’sı göz önün­de bu­lun­du­rul­du­ğun­da bi­le son de­re­ce ce­sur bir adım.”Kah­ra­ma­nın­dan yo­la çı­ka­rak top­lu­mun ka­dın er­kek iliş­ki­le­ri­ni de de­ğer­len­di­ren Fat­ma K. Bar­ba­ro­soğ­lu, Ah­met Mit­hat Efen­di’nin Fat­ma Ali­ye’yle bir ede­bi­yat­çı ola­rak ya­kın­dan il­gi­len­me­si­nin, ken­di dö­ne­min­de alı­şıl­ma­dık bir dav­ra­nış ol­du­ğu­nu be­lir­ti­yor ve so­ru­yor: “Ah­met Cev­det Pa­şa’nın kı­zı ol­ma­say­dı, hak­la­rın­da de­di­ko­du­lar üre­til­me­si­ne rağ­men o dö­nem­de bir er­kek­le böy­le mek­tup­la­şa­bi­lir miy­di?”Ro­man­da ele alı­nan ve top­lan­tı­da tar­tı­şı­lan ko­nu­lar­dan bi­ri de Fat­ma Ali­ye Ha­nım’ın ye­tiş­ti­ği or­tam­dı. Bar­ba­ro­soğ­lu’na gö­re, bir ya­zar ola­rak Fat­ma Ali­ye Ha­nım’ın kim­li­ği, ba­ba­sı Ah­met Cev­det Pa­şa’nın do­la­yı­mın­dan “Ba­ba­sı­nın kı­zı” ola­rak kod­lan­dı. Mo­dern dö­nem­dey­se, ta­nas­sur eden ka­yıp kı­zı­nın pe­şin­de ara­yış için­de bir an­ne ola­rak “Kı­zı­nın an­ne­si”ne dö­nüş­tü. Os­man­lı’nın son dö­ne­min­de mo­dern­leş­me sü­re­cin­de ge­le­ne­ğe bağ­lı mo­dern­leş­me an­la­yı­şı­nın önem­li si­ma­la­rın­dan Ah­met Cev­det Pa­şa’nın kı­zı ola­rak ta­nı­nan, in­ki­şaf eden, ai­le or­ta­mı­nın ge­tir­di­ği avan­ta­jı ken­di ye­te­ne­ği ile bir­leş­ti­re­rek dü­şün­ce dün­ya­sın­da ken­di­ne yer edi­nen Fat­ma Ali­ye Ha­nım; Cum­hu­ri­yet son­ra­sın­da da yi­ne Cev­det Pa­şa’nın kı­zı ol­ma­sı se­be­biy­le unu­tul­ma­ya mah­kûm ol­du ve ye­ri­ni bu­la­ma­mış bi­ri­nin küs­kün­lü­ğü­ne bü­rü­ne­rek sus­ma­yı, yaz­ma­ma­yı ter­cih et­ti.Da­ha çok Fat­ma Ali­ye Ha­nım’ın (ve ta­bii ro­ma­nın için­de yer alan ya­za­rın) ka­rak­te­ri ve top­lum­sal ro­lü üze­rin­de iler­le­yen soh­be­tin so­ru­la­rı da da­ha zi­ya­de bu iki ya­za­rın en­te­lek­tü­el dün­ya­la­rı­na yö­ne­lik­ti. Bu yüz­den ro­ma­nın tek­nik özel­lik­le­ri ve ya­pı­sı üze­rin­de faz­la ko­nuş­ma im­kâ­nı bu­la­ma­dık; ro­ma­nın bir de bu yö­nü­ne eği­le­cek so­ru­la­rı­mı­zı bir baş­ka se­fe­re te­hir ede­rek soh­be­ti nok­ta­la­dık.

Daha fazla göster

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir