Coğrafî Yöntemler, Tarihsel Veriler: Manisa’nın Tarihî Coğrafyası
Tez/Makale sunumlarının 66. oturumunun konuğu Fatih Üniversitesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Mehmet Karakuyu idi. Karakuyu, Ankara Üniversitesi’nde 2005 yılında tamamladığı “Manisa’nın Tarihî Coğrafyası” başlıklı doktora tezini sundu.Karakuyu’nun tezinde topoğrafya, yerleşim ve Coğrafî Bilgi Sistemlerini kullanması ve tarihsel verileri haritaya aktararak Manisa’nın tarihî coğrafyasını incelemesi genelde sosyal bilimciler, özelde ise tarih araştırmacıları için önemli ve nispeten yeni bir metodoji sunmaktadır. Bu perspektifle hazırlanan akademik eserlerin/tezlerin tarihsel coğrafya çalışmalarını daha kolay anlaşılır hale getidiği açıktır.Sunumuna Manisa’nın Antik çağlardaki durumu hakkında bilgi vererek başlayan Karakuyu, yerleşim alanının belirlenmesinde topoğrafyanın ve karstik arazi yapısının yanısıra güvenlik, savunma, su ve ekonomik imkânların rolüne de dikkat çekti. Manisa önemli yolların kesiştiği bir noktada kurulmuştur. Bizans döneminde yerleşim tamamen kale içindedir. Daha sonra Saruhanoğulları’nın merkezi olan şehir, Bizans döneminde 18 hektarlık bir alan üzerine kuruluyken, bugün 1365 hektarlık alanı kaplamaktadır. Osmanlı döneminde, özellikle şehzadelerin Manisa’ya gelmeleriyle şehrin hareketlendiği görülmektedir.Çalışmasını Manisa şehir merkezi ile sınırlandıran Karakuyu’nun ifadesiyle, 15. yüzyılda yerleşim sadece Sandıkkale mevkiindedir. Zamanla şehir kuzeydoğuya doğru gelişmiştir. Tanzimat döneminden itibaren okul, hükümet konağı ve tren istasyonu gibi kamu binaları şehrin bu bölgesinde yapılmıştır. Şehrin ticarî faaliyetlerin yoğunlaştığı İzmir’e doğru genişlemesiyle gelişen ekonomik faaliyetler, şehrin tepelik bir bölge olan Sandıkkale’den dışarıya, ovaya doğru gelişmesini tetiklemiştir. 19. yüzyılın sonlarından itibaren faytonların ve arabaların kullanılmaya başlamasıyla birlikte Manisa şehir merkezinden tren istasyonuna doğru bir yol yapılmıştır. Bu bağlamda İstanbul’u İzmir’e bağlayan yolun Manisa tarihinde büyük bir önemi vardır.Yunan işgalinin Manisa tarihindeki etkisini de rakamlarla net olarak ortaya koyan Karakuyu, %75’i bu işgal sırasında yakılan/harap edilen şehirdeki tahribatın boyutlarını göstermektedir. Zira, bu dönemde Manisa’da 3500 civarında insan yanarak, 855 kadarı da kurşunlanarak öldürülmüştür. Bu rakamlar Manisa nüfusuna göre oldukça yüksektir. İşgalden önce varolan 14000 evden sadece 1180’i mevcudiyetini koruyabilmiştir. Yangın ve tahribattan dükkan ve hanlar da büyük zarar görmüştür. Bu tahribatı haritaya da yansıtan Karakuyu’nun verileri, işgalden zarar gören bölgelerin şehir merkezinde yoğunlaştığını, şehrin çevresindeki bölgelerin ise nispeten daha az etkilendiğini göstermektedir. 1923-1936 arasında şehirdeki gelişimin durağanlaşması da, tahrip olan bölgelerdeki onarımın bu dönemde yapılmasındandır.Manisa’da arazi çalışması yapan Karakuyu, bölgenin topoğrafya haritasını çıkarıp GPS-CPS sistemleri ile tarihî binaların koordinatlarını harita üzerine geçirerek lokalizasyonlarını yapmıştır. Topoğrafya haritalarını sayısallaştırarak üç boyutlu hale getiren Karakuyu, mahalleleri ve fizikî üniteleri harita üzerinde göstermektedir. Bu fizikî ünitelerle hem mahalle içi ilişkilerin hem de mahallelerin birbirleriyle ilişkilerinin ortaya çıkarılması büyük önem arz etmektedir. Cami, medrese, hamam, mescit, tekke, çeşme gibi yapılar harita üzerinde konumlandırılmıştır. Karakuyu, dinî ve sosyal kurumların yapılış tarihleri ile şehrin gelişimi arasındaki ilişkiye de vurgu yapmaktadır.Hane sayılarına göre mahallelerin nüfus yoğunluğunu tespit eden Karakuyu, ayrıca gelir düzeylerine göre de mahalleleri tasnif etmektedir. Buna göre, şehir merkezindeki mahalle nüfusu çevrede bulunan mahalle nüfuslarına oranla daha zengindir. Şehirde gayrimüslim nüfus genellikle müslüman mahallelerinin içine yayılmış iken, 19. yüzyılda ticaret merkezi olan İzmir’e doğru yayılan Yahudilerin belli bir mahallede toplanması hedeflenmiştir. 58 mahalle tespit eden Karakuyu, çalışmasında Osmanlı dönemindeki mahallelerin yerlerini ve sınırlarını belirlemiştir.Karakuyu Manisa’daki tarihî yapıları merkeze alarak ve etrafında tampon bölgeler oluşturarak, şehrin yüzyıllar içerisindeki gelişimini de incelemektedir. Mescit, cami, medrese, çeşme ve hamam gibi tarihî binaların etrafına bilgisayar ortamında tampon bölgeler oluşturup tarihî ve coğrafî verilerle bu tampon bölgeleri netleştiren Karakuyu, mahallelerin sınırlarını kabaca belirlemiştir. Dere ve nehir gibi coğrafî doğal sınırlar da, tampon bölgelerin şekillendirilmesi ve mahalle sınırlarının netleştirilmesinde dikkate alınmıştır.Karakuyu, sunumda Osmanlı örneğinde tarihsel coğrafya çalışmalarının, İslâm şehri ve Osmanlı şehri kavramlarının daha iyi anlaşılmasına ve yeniden düşünülmesine katkıda bulunacağını da vurguladı.