Devrim Sonrası İran’da Entelektüel Hareket: Abdülkerim Süruş Örneği (Post-Revolutionary Intellectual Movement in Iran: Case Study of Abdalkarim Soroush)
Almanya Erfurt Üniversitesi Religious Studies Bölümü’nde doktora çalışmasını sürdüren Heydar Shadi ile İran’daki dinî-entelektüel hareketin 1990’lardaki etkin ismi Abdülkerim Süruş’a dair hazırlamakta olduğu doktora tezi çerçevesinde Süruş’un entelektüel biyografisi ve temel tezleri üzerine konuştuk.Müslüman düşünürlerin fundamentalist, gelenekçi, modernist ve sekülarist şeklinde dörde ayrılabileceğini savunan Shadi, Abdülkerim Süruş’un da modernist olarak değerlendirilebileceğini söyledi. İran’daki mevcut entelektüel hareketleri, hususen Süruş’u anlamak için eğitim sistemine bakmak gerektiğini belirten Shadi, Suruş’un eğitimini üç dönemde inceledi:1. Birinci dönemde (ilköğretim), hem modern bilimleri hem de İslâmî ilimleri birarada veren Şiî bir okulda eğitim gördü. Modernliğin ve geleneğin harmanladığı bir okulda eğitimini sürdürmesi, iki “dünya” arasında gidip gelmesine sebep oldu.2. Tahran Üniversitesi’nde eczacılık eğitimi aldığı ikinci dönemde, Ali Şeriati’den etkilendi. Zira İslâm Dünyasını saran ve güçlü bir eylem imkânı bulan anti-emperyalist düşünce, 60’lı ve 70’li yıllarda İran’da da siyasal anlamda etkili olmaya başlamıştı. Bu bağlamda İslâm’ın siyasal yorumlarından etkilenen Süruş, Kur’an’ın insanlığın tüm sorunlarına cevap verdiğini düşünür; İslâm’ın bilimsel, felsefî ve siyasî yönleriyle kusursuz ve kapsamlı bir siyasal sistem ve çözüm içerdiğine inanır.3. Süruş’un İngiltere’deki eğitimi üçüncü dönemidir. Londra’da analitik kimya alanında yüksek lisans eğitimini tamamlayan ve bu dönemde kendisini tarih, din ve bilim felsefesi çalışmalarına adayan Süruş, özellikle Karl Popper ve Thomas Kuhn üzerine çalıştı. Bu dönemde Batı felsefesiyle yüzleşen Süruş’un İngiltere’de geçirdiği 6 yıl, değişik toplumsal ve felsefî düşünce akımlarını doğrudan öğrenerek çalışmalarını derinleştirmesine vesile oldu. Aynı zamanda Molla Sadra, İmam Gazzâlî ve Mevlana Celaleddin Rumî gibi büyük sufî düşünürlerin de üzerindeki etkisi büyüktür. Dolayısıyla Süruş, bu dönemde, beslendiği sufî kaynakları ve Batı felsefesini, temel eğitimini oluşturan Şiî geleneği ile yoğurarak düşüncesini şekillendirmeye başlar. Martin Luther ve Erasmus da Süruş’u etkileyen düşünürler arasında sayılabilecek diğer isimlerdir.İran İslâm Devrimi’ni destekleyen Abdülkerim Süruş, 1979 yılında Tahran’a döndü ve Humeyni tarafından eğitim alanında görevlendirildi. Ancak 1982 yılında devrim bürokrasisindeki tüm görevlerinden istifa etti. Shadi’ye göre, Süruş’un bu tarihten itibaren devrim yönetiminin uygulamalarını sert biçimde eleştirerek dinin siyasallaşmasına karşı verdiği mücadele ile bugünkü düşünceleri şekillenmeye başlamıştır. Bu tarihten sonra akademik çalışmalara aktif bir şekilde katılarak, Tahran Üniversitesi’nde özellikle bilgi felsefesi ve siyaset felsefesi üzerine dersler vermiştir. Shadi, Süruş’un temel argümanını şu şekilde özetledi:Dinî hakikat ve dinin bilgisi iki ayrı şeydir; dinî hakikate karşısında din bilgisi insanî ve eksiktir. Dinî hakikat, inançların ve amellerin bütünüdür. Bunlar dinin temel özüdür, değişmeyen ve değiştirilemez kısmıdır. İnsanların din anlayışı ise, tarihsel ve hatalı olabilir; yani biz sadece sosyal konulardan oluşan ve kendi algıladığımız dine ulaşabiliriz. Bu din anlayışı ve algısı ise insandan insana toplumdan topluma değişkenlik gösterir, dolayısıyla değiştirilemez değildir.Heydar Shadi’ye göre Süruş’un İran’daki yönetime yönelik eleştirilerinin temelini oluşturan bu düşünce, dine dayalı yönetimi basite indirgemektedir: “Çünkü insanların din anlayışı hatalar içerir; dolayısıyla ‘masum imamlar’ bile olsa şeriatı Allah’ın adıyla uygulamak konusunda hiç kimse hak iddia edemez.”Heydar Shadi sunumunu, Süruş’un dünya genelinde tartışmalara yol açan, Hz. Peygamber’in Kur’an’ın oluşmasında eksen bir role sahip olduğuna ve vahyin beşerî yönüne vurgu yapan düşünceleriyle bitirdi. Yaklaşık iki saat devam eden program Abdülkerim Süruş’un düşüncelerine dair katılımcılardan gelen sorular etrafında yapılan müzakere ile sona erdi.