Metinler Arası Bağlamında İhsan Oktay Romanlarında Kutsal Metinlerin İzleri
Mehmet Sarı, edebiyat eleştirisinin önemli tartışmalarından biri olan “kurmaca-kutsal metin” tartışmasını İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde hazırladığı “Metinler Arası Bağlamında İhsan Oktay Romanlarında Kutsal Metinlerin İzleri” başlığını taşıyan tezinin etrafında ele alarak kurmaca metin ile kutsal metin arasındaki ilişkiye ve sınıra değindi.Sunumuna, genel çerçevede post-modern romanın özelliklerini anlatarak başlayan; üstkurmacanın, yazarın okurla oynadığı alan ve Mihail Bakhtin’in kullandığı anlamda bir “çoğul söylem” alanı olduğunu ifade eden Sarı, başta Julia Kristeva olmak üzere birçok edebiyat eleştirmeninin metni, başka metinlerin kesişim alanı olarak belirlediğini söyledi. Sarı, böylece bunun bizi post-modern kurmacanın üstkurmaca, çoğul ses gibi özelliklerinin yanında “metinlerarasılık” özelliğine götürdüğünü belirtti.Mehmet Sarı, bu noktada bir parantez açarak bizim geleneğimizde bir metinde diğer metinlerin kullanımına nasıl bakıldığına değindi. Sarı, Şeyh Galip’in meşhur “Çaldıysam mîrî malı çaldım” deyişinden hareketle, Osmanlı-Türk edebiyatındaki iktibas (kutsal metinlerden ve hadislerden alıntı yapma), telmih (kutsal metinlerde geçen bir kıssayı hatırlatma), nazire (başka bir yazarın-şairin metnini üslup farkıyla yeniden yazma) gibi özellikleri ifade etti. Sarı, “Gökkubbe altında söylenmemiş hiçbir şey yoktur” sözüyle anlatılmaya çalışılan olgunun, modern hatta post-modern dönemde (1950’lerden sonra) “metinlerarasılık” adını aldığını söyledi.Sunumun ikinci ve asıl bölümünde Mehmet Sarı, İhsan Oktay Anar’ın kutsal metinlerden (Kur’an, Tevrat, İncil) farklı metinlerarası yöntemlerle aldığı kıssaları “tarihsel üstkurmaca” diyebileceğimiz şekilde romanlarına nasıl ustalıkla yerleştirdiğini anlattı ve alıntılar yaparak bol bol örnek verdi. Mesela Amat kitabı baştan sona Nuh kıssası üzerine kurulmuştur. Kitapta geçen “sakar” güvertesi, Kur’ân–ı Kerîm’de geçen cehennemin yedi katından birisidir ve kitapta ayete gönderme yapılmıştır. Suskunlar kitabının karakteri Zahir, birçok göndermeyle birlikte Hz. İsa’yı hatırlatır. Hz. İsa’nın meşhur “Tanrım! Tanrım! Beni neden terk ettin?” sözü Zahir’in ağzından “Ah be babalık niye çamura yattın?” şeklinde duyulur. Hz. İsa’nın son akşam yemeği Zahir’in son iftar yemeğine ilham olacaktır. Mehmet Sarı, roman okurken bu tür göndermeleri daha iyi anlamak için Yıldız Ecevit’in TürkRomanında Postmodernist Açılımlar kitabını önerdi.Sorular bölümünde tartışma kutsal metne yapılan göndermelerin sınırı ne olmalıdır sorusu etrafında şekillendi. Kurmaca metinle kutsal metin hangi noktaya kadar kesişebilir, bu tür bir metinlerarasılık kutsal metnin kutsallığına zarar verir mi, dinî değer ve imajların başka amaçlarla kullanılması sözkonusu mudur gibi tartışmalarla sunum sona erdi.