Osmanlı Öncesi Anadolu Kronikleri VI Zafernâme

Paylaş:

Ege Üniversitesi Genel Türk Tarihi Bölümünden Musa Şamil Yüksel ile Timur İmparatorluğu kurucusu Emir Timur’un fütuhatına dair hususi bir tarih olan Nizameddin Şâmî’nin Zafernâme adlı eseri tartışıldı.

Tam adı Mevlânâ Nizameddin Ali Vaiz-i Şâmî olan müellif hakkında ayrıntılı malumatın olmadığını söyleyen konuşmacıya göre, hem mevlânâ ismini hem de vaiz lakabını taşıması dolayısıyla yazarın dinî eğitim aldığı ve vaizlik yaptığı hakkında fikir yürütülebilir. Cezayirli bazı sultanlara hizmet eden müellif, Ağustos 1393’te Timur Bağdad’a girdiğinde onunla tanışmıştır. Bu görüşmeden bir müddet sonra, Timur’un Haleb’i kuşattığı esnada şehirde bulunan, Timur’un casusu sanılıp tutuklanan ve daha sonra kurtarılıp Timur’un huzuruna çıkarılan Şâmî, onun yanında seferlere çıkmıştır. Bu seferler esnasındaki şahitlikleri, Zafernâme’nin kaynaklarından bir kısmını meydana getirmiştir. Diğer doğulu hükümdarlar gibi başarılarının kaleme alınmasını ve şahsının ebedileştirilmesini isteyen Timur’un yanında taşıdığı “bitikçiler” onun seferlerini günlük şeklinde tutmakta ve ülkesinde meydana gelen olayları yazmaktadır. Bu günlükler, Şâmî’nin eserinin ikinci kaynak grubunu oluşturur.

1401-1402 yıllarında Timur’un isteğiyle yazımına başlanan eser, Yüksel’in ifadesiyle, hal tercümesi/biyografi şeklinde nitelenebilir. 1346-1404 yılındaki olayları kapsayan esere ismini, bizzat Timur vermiştir. Buyan Kuli isimli Çağatay hükümdarının tahta çıkış tarihiyle başlayan eser 1404 yılı olaylarıyla bitmektedir. Kendisinden sonra yazılan eserlere kaynaklık eden ve nesri süslemek adına içinde şiirler barındıran eserin iki nüshası vardır. Bu nüshalardan biri Timur’un torununa, diğeri ise kendisine sunulmuştur. Dönemin tarihyazıcılığına uygun olarak Allah’a hamd ile başlayan eser, daha sonra sırasıyla Peygamber’e, dört halifeye, Hz. Ali’nin soyundan gelenlere, aşere-i mübeşşereye salat ü selam getirmektedir. Yüksel, bu noktada sultanın ön plana çıkartıldığı, halifenin ona göre geri planda tutulduğu siyaset teorilerinin bir benzerinin Şâmî tarafından da uygulandığına dikkat çekiyor. Şâmî, hamisinin, yani Timur’un iktidarını meşru kılmaya çalışır. Müellif saltanatın Timur’a doğrudan Allah tarafından verildiği görüşündedir ve bunu ayetlerle destekler. Yüksel’e göre kitabın en önemli özelliğini, müellifin bu çabası oluşturmaktadır.

Yine burada Timur tarihi açısından en önemli kaynaklardan birini oluşturan kitabın kaynak değerini artıran unsur, hem Timur tarafından yazdırılmış olması hem de yararlanması için birçok kaynağın Şâmî’ye sunulmasıdır. Ayrıca eser, Maveraünnehir tarihi, Çağatay tarihi ve Anadolu tarihi için de zengin bir içeriğe sahiptir. Bu özelliklerinin yanında, Yüksel’e göre göz ardı edilmemesi gereken bir nokta vardır: Şâmî resmi bir saray tarihçisidir. Resmi tarihlerde hamilere övgü dolu ifadeler sıkça bulunmaktadır. Yazar bu eserde, benzer bir eğilimle Timur’u övmek durumunda kalmıştır. Bu sebepten dolayı eseri değerlendirirken, döneminin olaylarını anlatan diğer kroniklerle karşılaştırmalı bir usul benimsemek gerekmektedir.

Daha fazla göster

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir