Menâkıb-ı Seyyid Ali Semerkandî

Paylaş:

Osmanlı tarihinin önemli kaynaklarından olan menâkıbnâmeler üzerine yapılan Tarih Okumaları programında Medeniyet Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Fatih Bayram ile Menâkıb-ı Seyyid Ali Semerkandî adlı menâkıbnâme tartışıldı. Konuşmasına menâkıbnâmenin yazıldığı tarihî bağlamdan bahsederek giriş yapan Bayram, Anadolu Selçukluları, beylikler, Haçlı seferleri, Moğol istilaları, beyliklerin karşı mücadelesi ve Timur’un Anadolu’yu istilasında oynadıkları mühim rol, döneme hâkim gaza ruhu ve dönemin felsefî tartışmalarına değindi.

Bayram’ın ifadesiyle, Kâzerûnî’nin menâkıbına benzerliği ile dikkat çeken Menâkıb-ıSeyyid Ali Semerkandî Timurlu üslupta yazılmış bir menâkıbnâmedir. Doktora tezinde Seyyid Ali Semerkandî’yi çalışan İsmail Hakkı Mercan, menâkıbı üzerine de çalışmalar yapmıştır. Seyyid Ali Semerkandî, Hz. Muhammed’in soyundan geldiğine ve uzun bir hayat yaşadığına inanılan bir velidir. Hicri 700-860 yılları arasında yaşadığı rivayet edilir. Hatta menâkıbnâmede 360 yıl yaşadığı zikredilir. 1426’da Semerkand’dan Karamanoğlu diyarına geldiği bilinmektedir. Yine menâkıbnâmeden anlaşıldığı kadarıyla Semarkand’a bir özlem vardır ve neden Rûm’a geldikleri bilinmemektedir.

O dönemde Karamanoğlu İbrahim Bey tahttadır. Seyyid Ali Semerkandî, Karamanoğlu İbrahim Bey için Bahru’l-ulûm isimli bir tefsir yazar. Kâdı Beyzâvî’nin tefsirinden çokça istifade ettiği anlaşılan bu eserinin Süleymaniye Kütüphanesi’nde yazması mevcuttur. Menâkıbnâmede bu tefsiri Makam-ı İbrahim’de yazdığı rivayet edilir. Türbesi Mersin’in Gülnar ilçesinin Zeynîler köyündedir. Cami, türbe ve müritlerinin metfun olduğu hamûşândan müteşekkil bu yapıda bulunan çınarların arasından akan pınarın, Kâbe’den geldiğine inanılır.

Önce Arapça yazılmış daha sonra Farsça ve Türkçeye özetlenmiş olan menâkıbnâmenin TTK, Konya ve Süleymaniye kütüphanelerinde birçok nüshası bulunmaktadır. Seyyid Nizam Bedahşî tarafından telif edilen bu menâkıb, Seyyid Ali Semerkandî’nin unvanlarından bahsetmekte ve eski menâkıblarından bir seçme yapmaktadır. Bu seçmeyi yaparken dayandığı miyarı ise “kavânîn-i şer‘iyyeye muvafık olması”dır.

Menâkıb-ı Seyyid Ali Semerkandî de diğer pek çok menâkıbnâme gibi belli bir siyasete hizmet etmektedir. Bunun en açık örneklerinden birisi Timur’a bir veli statüsü kazandırılmasıdır. Rûm cenginde yani Ankara Savaşı’nda Seyyid Ali’nin Timur’a yardımla memur olduğu ifade edilmektedir. Menâkıbnâme Karamanoğlu ekseninden yazıldığı için Ankara Savaşı’nda Timur’un yanındadırlar. Karamanoğlu İbrahim Bey’in de veli statüsünü haiz olarak değerlendirildiği görülmektedir.

Konya kadısı, Seyyid’in mürididir. Bu ilişki de derviş-siyaset ilişkisine dair önemli bilgiler sunmaktadır. Ayrıca menâkıbnâmede Timurlu kültürünün nasıl Anadolu’ya aktarıldığını görmek mümkündür. Bu aktarma işinin başrolünde Seyyid Ali Semerkandî yer almaktadır ve bu çabanın en büyük destekçisi de Karamanoğlu İbrahim Bey’dir. Menâkıbnâmede buna dair pek çok işaret vardır.

Fatih Bayram, son olarak menâkıbnâmenin Karamanoğlu tarihi açısından incelendiğine ancak asıl kaynağın Timurlular olduğuna ve Timurlular dönemi eserleri ile birlikte tekrar okunmasının gereğine vurgu yaparak konuşmasını tamamladı.

Daha fazla göster

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir