Göç ve Hafıza: Mardin Süryanileri

Paylaş:

Söz­lü ta­rih mal­ze­me­le­ri, son za­man­lar­da, aka­de­mik ça­lış­ma­la­ra kay­nak­lık teş­kil et­me­ye baş­la­dı. Bu bağ­lam­da, Ra­ma­zan Aras’ın 2005 yı­lın­da Bo­ğa­zi­çi Üni­ver­si­te­si’nde ta­mam­la­dı­ğı “Mig­ra­ti­on and Me­mory: Ass­yri­an İden­tity in Mar­din Ker­bo­ran/Dar­ge­çit” [Göç ve Ha­fı­za: Mar­din Ker­bo­ran/Dar­ge­çit’te Sür­ya­ni Kim­li­ği] baş­lık­lı yük­sek li­sans te­zi çer­çe­ve­sin­de göçha­fı­za ve kim­lik me­se­le­si­ni ko­nuş­tuk. Tez, hu­su­sen Mar­din Dar­ge­çit/Ker­bo­ran’da ya­şam­la­rı­nı sür­dü­ren Sür­ya­ni­le­rin göç hi­ka­ye­si­ni ko­nu edin­mek­te­dir. Hi­ka­ye­ler bu böl­ge­de do­ğup bü­yü­müş Ker­bo­ran­lı ai­le men­sup­la­rıy­la ya­pı­lan söz­lü mü­la­kat­la­ra da­yan­dı­rıl­mış­tır. An­tro­po­log Ge­or­ge Mar­cus’un or­ta­ya koy­du­ğu “çok me­kân­lı et­nog­ra­fi yön­te­mi”nin kul­la­nıl­dı­ğı tez, Sür­ya­ni gö­çü­nün si­ya­sî, eko­no­mik ve top­lum­sal ne­den­le­ri­ni olay­la­rı biz­zat ya­şa­mış in­san­la­rın söz­lü an­la­tı­la­rı ve ha­yat hi­ka­ye­le­ri ışı­ğın­da ana­liz et­mek­te­dir.Aras’tan edin­di­ği­miz bil­gi­ye gö­re araş­tır­ma­ya ko­nu olan ha­di­se­ler ken­di ya­şam öy­kü­sü için­de de bir ye­re te­kâ­bül et­mek­te­dir; zi­ra ya­zar, Mar­din Sür­ya­ni­le­ri üze­ri­ne yap­tı­ğı ça­lış­ma­nın, ay­nı za­man­da, böl­ge­de ya­şa­yan Ker­bo­ran­lı Müs­lü­man ai­le­le­rin ha­yat hi­ka­ye­le­rin­den söz et­mek an­la­mı­na da gel­di­ği­ni be­lirt­ti. Ya­za­rın söy­le­dik­le­rin­den araş­tır­ma­nın hi­ka­ye­si­nin ken­di ço­cuk­luk yıl­la­rı­na da­yan­dı­ğı­nı öğ­re­ni­yo­ruz. Kü­çük ya­şın­dan iti­ba­ren ge­rek an­ne­sin­den ge­rek­se ai­le bü­yük­le­rin­den Mar­din Sür­ya­ni­le­ri hak­kın­da sa­yı­sız hi­ka­ye din­le­yen Aras’ın zi­hin dün­ya­sın­da bü­yük bir yer iş­gal eden bu hi­ka­ye­ler ken­di­si­ni bu ça­lış­ma­ya sevk edi­yor. Din­le­di­ği hi­ka­ye­ler­den mül­hem, dev­rin sos­yal ve si­ya­sî ha­di­se­le­ri­ni, hem böl­ge­ye men­sup ol­ma­nın ver­di­ği ai­di­yet duy­gu­su hem de o yö­re­nin in­san­la­rı­na kar­şı ge­liş­tir­di­ği bir tür ve­fa duy­gu­su içe­ri­sin­de ka­le­me al­dı­ğı­nı söy­le­ye­bi­li­riz.Aras te­zin­de, “Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti’nin ilk yıl­la­rın­da ve özel­lik­le 30’lu yıl­lar­da ya­şam­la­rı­nı ye­ni­den in­şa et­me sü­re­ci­ne gi­ren Ker­bo­ran­lı Hı­ris­ti­yan ve Müs­lü­man ai­le­le­rin 1970’le­rin so­nun­da bir­bir­le­rin­den na­sıl ay­rıl­dık­la­rı­nın hi­ka­ye­si”ni an­lat­mak­ta­dır. Da­ha son­ra­ki yıl­lar­da Ker­bo­ran­lı Sür­ya­ni ai­le­le­rin özel­lik­le 60’lı ve 80’li yıl­lar­da Av­ru­pa’ya göç et­me­le­riy­le bir­lik­te bu­ra­da­ki var­lı­ğı da so­na er­miş­tir. Aras, Ker­bo­ran’da Müs­lü­man-Hı­ris­ti­yan iliş­ki­le­ri bağ­la­mın­da ce­re­yan eden ta­rih­sel olay­la­rın, böl­ge­nin di­ğer pek çok köy, ka­sa­ba ve şe­hir­le­rin­de de vu­ku bu­lan olay­lar­la bü­yük ben­zer­lik­ler ta­şı­dı­ğı­nı or­ta­ya koy­mak­ta­dır. Do­la­yı­sıy­la Ker­bo­ran öze­lin­de an­la­tı­lan her ha­di­se­nin ay­nı za­man­da Tür­ki­ye’nin Gü­ney­do­ğu­su’nda ya­şa­nan pek çok me­se­le­ye de ışık tu­ta­ca­ğı aşi­kâr­dır. Tez­de hu­su­sen “Ker­bo­ran ye­rel­li­ğin­de ya­şa­nan Müs­lü­man-Hı­ris­ti­yan iliş­ki­le­ri, kom­şu­luk­lar, si­ya­sî ve top­lum­sal ça­tış­ma­lar, geç­miş­te ya­şan­mış iyi ve kö­tü gün­le­re da­ir an­la­tı­lar” ken­di­le­riy­le söz­lü ta­rih ya­pı­lan bi­rey­le­rin ha­fı­za­la­rın­da yan­sı­dı­ğı şek­liy­le yer al­mış­tır. An­la­tı­la­rın dik­kat çe­ken önem­li bir ta­ra­fı ha­yat hi­ka­ye­le­rin­de al­tı çi­zi­len Müs­lü­man-Hı­ris­ti­yan bir­lik­te­li­ği vur­gu­su­dur. Gö­rüş­me ya­pı­lan pek çok ki­şi­nin ha­fı­za­sın­da yer et­miş dik­ka­ti çe­ken bir baş­ka hu­sus da, mem­le­ket­le­ri­ne duy­duk­la­rı has­ret­tir. Ya­zar bu du­ru­mu Sür­ya­ni an­ne Su­sa’nın di­lin­den şöy­le ak­ta­rır:Biz şim­di bu­ra­da ya­şı­yo­ruz. Ya­şa­mak için çok gü­zel bir yer ve iyi bir dev­let. Fa­kat bi­zim kül­tü­rü­müz ile on­la­rın kül­tü­rü hiç uyuş­mu­yor. Ço­cuk­la­rı­mı­zı bü­yü­tür­ken çok bü­yük so­run­lar­la kar­şı­la­şı­yo­ruz. Ço­cuk­la­rı­mı­za ken­di kül­tü­rü­mü­zü öğ­ret­mek is­ti­yo­ruz, fa­kat çok zor­luk çe­ki­yo­ruz. Biz Ker­bo­ran­lı Hı­ris­ti­yan­lar bu­ra­da çok da­ha iyi ya­şam ko­şul­la­rı­na sa­hi­biz. An­cak hiç­bir za­man in­sa­nın ken­di va­ta­nı gi­bi ol­mu­yor. Çok meş­hur bir söz var­dır. Der­ler ki: “Şam şi­rin­dir an­cak in­sa­nın ken­di va­ta­nı da­ha şi­rin­dir”Su­sa’nın bu söz­le­ri, as­lın­da, Av­ru­pa’ya ve dün­ya­nın muh­te­lif yer­le­ri­ne da­ğıl­mış Sür­ya­ni top­lu­mu­nun can­lı tut­tuk­la­rı mem­le­ket­le­ri­ne ge­ri dö­nüş ha­yal ve öz­le­mi­nin bir ifa­de­si­dir. Gö­rüş­me ya­pı­lan in­san­la­rın an­la­tı­la­rın­da ağır­lık­lı ola­rak Bi­rin­ci Dün­ya Sa­va­şı ve son­ra­sın­da ya­şa­nan olay­lar (1915 olay­la­rı), Sür­ya­ni top­lu­mu­nun 1930’lar­da ye­ni­den to­par­lan­ma­sı ve ge­liş­me­si, Nak­şi­ben­di Şey­hi Sey­da’nın 1960’lar­da böl­ge­de­ki fa­ali­yet­le­ri, 60’lar­da baş­la­yan Al­man­ya’ya iş­çi gö­çü ve 1978 ta­ri­hin­de Sür­ya­ni li­de­rin öl­dü­rül­me­si ha­di­se­le­ri öne çık­mak­ta­dır.Ya­zar bu gö­rüş­me­ler­den ha­re­ket­le ba­zı so­ru­la­ra ce­vap bul­ma­ya ça­lış­mak­ta­dır. Hı­ris­ti­yan­lar ile Müs­lü­man­la­rın bi­ra­ra­da yıl­lar­ca ya­şa­dı­ğı ve mad­dî kül­tü­rü­nü bir­lik­te in­şa et­tik­le­ri bu ka­sa­ba­nın hi­ka­ye­si, hi­ka­ye­le­ri din­le­nen bu in­san­la­rın kim­li­ği, ne­den göç et­tik­le­ri ve hâ­li ha­zır­da ne yap­tık­la­rı, geç­mi­şe da­ir ne­ler ha­tır­la­dık­la­rı, Ker­bo­ran’da her iki top­lum ara­sın­da vu­ku bu­lan sos­yal, si­ya­sî ve di­nî iliş­ki­le­rin bi­çi­mi, Cum­hu­ri­yet re­ji­mi­nin ge­tir­di­ği kök­lü de­ği­şim­le­rin Ker­bo­ran öl­çe­ğin­de na­sıl kar­şı­lan­dı­ğı, Hı­ris­ti­yan gö­çü­nü ha­zır­la­yan şart­la­rın ne­ler ol­du­ğu ve her iki top­lu­mun ha­fı­za­sın­da geç­miş ve öte­ki­nin na­sıl kur­gu­lan­dı­ğı so­ru­la­rı pe­şi­ne dü­şü­len me­se­le­ler ola­rak kar­şı­mı­za çı­kar.

Daha fazla göster

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir