İmece Usulü Sinema

Paylaş:

Sa­nat Araş­tır­ma­la­rı Mer­ke­zi’nin dü­zen­le­di­ği si­ne­ma soh­bet­le­ri­nin il­ki Ara­lık ayın­da ger­çek­leş­ti­ril­di. Yö­net­men Gök­han Yor­gan­cı­gil’in ağır­lan­dı­ğı ilk otu­rum­da Sı­fır De­di­ğim­de fil­mi­nin ya­pım sü­re­ci ve si­ne­ma üze­ri­ne uzun so­luk­lu bir soh­bet ya­pıl­dı.1970 Ay­dın do­ğum­lu olan Yor­gan­cı­gil, Kay­se­ri Fen Li­se­si’ni oku­du­ğu yıl­lar­da bi­lim ada­mı ol­ma ha­yal­le­ri kur­mak­ta­dır. Kla­sik ede­bi­yat­la ta­nış­ma­sı­nın ar­dın­dan yi­ne li­se yıl­la­rın­da hi­kâ­ye­ler ya­zar. Ar­dın­dan İTÜ Ma­ki­ne Mü­hen­dis­li­ği Bö­lü­mü’nü ka­za­nır ve İs­tan­bul’a ge­lir. Si­ne­ma se­rü­ve­ni­ne üni­ver­si­te yıl­la­rın­da ka­tıl­dı­ğı te­mel si­ne­ma se­mi­ner­le­ri ile ilk adı­mı atar. Ha­lit Re­fiğ, Yü­cel Çak­mak­lı gi­bi yö­net­men­le­rin ki­mi si­ne­ma ve TV pro­je­le­rin­de yö­net­men yar­dım­cı­sı ola­rak ça­lı­şır. Ama yo­la çık­ma­dan ön­ce hey­be­si­ni dol­dur­ma­yı da ih­mal et­me­yen yö­net­men, asis­tan­lık­la ka­nı­na ka­rı­şan si­ne­ma sev­da­sı­nı film­ler iz­le­ye­rek, cid­di oku­ma­lar ya­pa­rak ol­gun­laş­tır­ma­ya ça­lı­şır.  İz­le­di­ği film­le­ri çok sev­se da­hi, ken­di ifa­de­siy­le doğ­ru­la­rı­nı net bir şe­kil­de tem­sil ede­me­di­ği­ni dü­şü­nü­yor. Bu­nun için ken­di der­di­ni an­la­tan film­ler yap­mak dü­şün­ce­si ile yo­la de­vam edi­yor. Ba­şar­mak­la de­ğil da­ha çok ça­ba­la­mak­la yü­küm­lü ol­du­ğu­nu dü­şü­nü­yor. Men­sup ol­du­ğu­muz kül­tü­rü oluş­tu­ran te­mel et­ken­le­rin iyi kav­ran­ma­sı­nın, bun­la­rı mo­dern dün­ya kav­ram­la­rıy­la yo­ğu­ra­rak ya­hut ye­ni yo­rum­lar ka­ta­rak bel­li bir bi­ri­ki­me sa­hip ol­mak ge­rek­ti­ği­nin al­tı­nı önem­le çi­zen yö­net­men, bu has­sa­si­ye­ti ta­şı­yor. Ede­bi­yat­la da il­gi­si de­vam eden Yor­gan­cı­gil’in ba­sı­ma ha­zır bir öy­kü ki­ta­bı bu­lun­mak­ta. 1997 yı­lın­dan bu ya­na bel­ge­sel­ler ve kı­sa met­raj­lı film­le­ri bu­lu­nan yö­net­me­nin ilk uzun met­raj ça­lış­ma­sı Sı­fır De­di­ğim­de. Film­de, ho­ca­sı­nın ver­di­ği de­ğer­li bir ki­ta­bı kay­be­den bir genç kı­zın ara­yış sü­re­ci ge­le­nek­sel Türk ma­sal­la­rı ve hip­noz dün­ya­sı­na ge­çiş­ler­le an­la­tı­lı­yor.Soh­bet­ten ön­ce hep bir­lik­te iz­le­ni­len fil­min en­te­re­san ya­pım sü­re­ciy­le il­gi­li ay­rın­tı­la­rı­na da yer ve­ren Yor­gan­cı­gil, ya­kın bir ar­ka­da­şı­nın ba­şın­dan ge­çen hi­kâ­ye­yi se­nar­yo­ya uyar­la­ya­rak 4 yıl ön­ce mü­te­va­zı he­def­ler­le yo­la çık­mış. Se­nar­yo ya­zım gru­bun­da ol­gun­la­şan hi­kâ­ye­yi, gru­bun dı­şın­da­ki ke­sim­le de pay­laş­mış­lar. Üre­tim sü­re­cin­de he­def kit­le ile pay­la­şı­ma ge­çil­me­si­ni ar­tı bir ta­raf ola­rak gö­rü­yor ve bu­nu pro­je­le­ri­nin dev­rim­ci kıs­mı ola­rak de­ğer­len­di­ri­yor. Öy­kü ve tret­man aşa­ma­sın­da­ki bu gö­rüş alış­ve­ri­şi son­ra­sın­da yö­net­men se­nar­yo­yu ken­di süz­ge­cin­den ge­çi­re­rek yaz­mış. Bu es­na­da son gün baş­vur­duk­la­rı Kül­tür Ba­kan­lı­ğı’nın se­nar­yo ya­zım ve ya­pım des­te­ği­ni ala­rak mü­te­va­zı he­def­le­ri­ni yük­selt­me şan­sı­na eriş­miş­ler. Yö­net­men pay­laş­ma­nın sos­yal ba­ri­yer­le­ri aş­ma bağ­la­mın­da çok yön­lü fay­da­la­rı ol­du­ğu­nu dü­şü­nü­yor. Pay­la­şım es­na­sın­da ken­di­si­ni duy­gu­lan­dı­ran pek çok şey ya­şa­mış. Ver­di­ği il­ginç ay­rın­tı­lar­dan bi­ri de Cast Away, Pi­ya­no, Yü­zük­le­rin Efen­di­si 1, 2, 3 gi­bi film­ler­de gö­rün­tü yö­net­me­ni ve ka­me­ra ope­ra­tör­lü­ğü ya­pan Alun Bol­lin­ger’in des­te­ği. Bol­lin­ger te­rör söy­len­ti­le­ri se­be­biy­le gel­mek­ten vaz­geç­miş ama se­nar­yo­ya yo­rum­la­rıy­la kat­kı­da bu­lun­muş.   Film­de ba­şa­rıy­la kul­la­nı­lan ve Türk si­ne­ma­sın­da ilk ola­rak anı­la­bi­le­cek göl­ge oyu­nuy­la ani­ma­tif tek­ni­ğin bir­leş­ti­ril­me­si dü­şün­ce­si­nin kal­kış nok­ta­sı, göl­ge oyu­nu­nun ka­rak­ter­le­ri ol­muş. Na­sıl uy­gu­la­na­ca­ğı­na da­ir ken­di­si­ne il­ham ve­re­nin ise Ta­lih­siz Se­rü­ven­ler Di­zi­si (Le­mony Snic­ket’s A Se­ri­es of Un­for­tu­na­te Events) fil­mi­nin bi­tiş je­ne­ri­ği ol­du­ğu­nu söy­lü­yor. Film­de­ki ma­sal­sı ha­va­nın ta­sav­vu­fî çağ­rı­şım­la­rı, öte yan­dan psi­ka­na­li­tik öğe­ler ile il­gi­li ola­rak yö­net­men, ka­tı ma­ter­ya­list dün­ya­da mad­de ile açık­la­na­ma­ya­cak fan­tas­tik yan­la­rın ipuç­la­rı­nı ver­me­ye ça­lış­tı­ğı­nı, psi­ka­na­liz­den haz­zet­me­di­ği­ni, fil­min ta­sav­vuf­la il­gi­si­nin ise za­hir ve ba­tı­nın tem­sil­ci­si olan tüy­de sak­lı ol­du­ğu­nu be­lirt­ti.Mü­zik ça­lış­ma­la­rı­na cid­di emek ver­dik­le­ri­ni söy­le­yen Yor­gan­cı­gil, bu ko­nu­da id­dia­lı ol­du­ğu­nu çün­kü ne is­te­di­ği­ni çok iyi bil­di­ği­ni dü­şü­nü­yor. Bu­nun dı­şın­da Tür­ki­ye’de yi­ne bir ilk ola­rak fo­cus grup ça­lış­ma­sı­na yö­nel­dik­le­ri­ni, uy­gu­la­dık­la­rı­nı, bu­nun doğ­rul­tu­sun­da film­de ki­mi de­ği­şik­lik­ler ve kı­salt­ma­lar yap­tık­la­rı­nı be­lirt­ti.Fil­min ta­nı­tı­mıy­la il­gi­li ya­şa­dık­la­rı ta­lih­siz­lik­ler­den de bah­se­den yö­net­men fil­min her aşa­ma­sın­da mil­yon­lar­ca tec­rü­be edin­di­ği­ni söy­lü­yor. Mev­la­na’nın hi­kâ­ye­le­rin­den il­ham­la çok kat­ma­lı bir ya­pı oluş­tur­ma­ya, çe­şit­li ku­tup­la­rı ka­rış­tır­ma­ya ça­lış­tı­ğı­nı be­lir­ten yö­net­men, fil­min avam ve ha­va­sa ay­nı oran­da hi­tap et­me­si­ni is­ti­yor. Film, Türk si­ne­ma­sı­na bir­çok ar­tı de­ğer ka­zan­dı­ra­rak gu­rur du­yu­la­cak ilk­le­ri si­ne­ma­mı­za ka­zan­dır­ma­sı ile öv­gü­yü hak edi­yor.

Daha fazla göster

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir