Modern Döneme Geçişte İslâmî İlimler Tasavvuru-2: Yenilikçilerin Klasik Kelam Algısı

Paylaş:

Me­de­ni­yet Araş­tır­ma­la­rı Mer­ke­zi’nin dü­zen­le­di­ği Mo­dern Dö­ne­me Ge­çiş­te İs­lâ­mî İlim­ler Ta­sav­vu­ru baş­lık­lı top­lan­tı­lar se­ri­si­nin ikin­ci otu­ru­mun­da ke­lam il­mi ele alın­dı. Her ay bir İs­lâ­mî il­min de­ğer­len­di­ri­le­ce­ği top­lan­tı­lar se­ri­si önü­müz­de­ki ay­lar­da sı­ra­sıy­la tef­sir, ha­dis, fı­kıh, ta­sav­vuf ve si­ya­set-ah­lâk baş­lık­la­rıy­la ger­çek­leş­ti­ri­le­cek­tir. “Ye­ni­lik­çi­le­rin Kla­sik Ke­lam Al­gı­sı” baş­lık­lı ke­lam otu­ru­mu­na Tür­ki­ye Di­ya­net Vak­fı İs­lâm Araş­tır­ma­la­rı Mer­ke­zi’nden Doç. Dr. M. Sa­it Özer­var­lı ko­nuş­ma­cı, Mar­ma­ra Üni­ver­si­te­si İla­hi­yat Fa­kül­te­si’nden Prof. Dr. İl­yas Çe­le­bi ise mü­za­ke­re­ci ola­rak ka­tıl­dı.Özer­var­lı ko­nuş­ma­sı­nın ba­şın­da ye­ni­lik­çi­ler ola­rak ad­lan­dı­rı­lan gru­bun, -da­ha ön­ce­sin­de tem­sil­ci­le­ri ol­mak­la be­ra­ber- 19. yüz­yıl­da­ki Os­man­lı, Arap ve Hind dün­ya­sın­da­ki ule­ma ol­du­ğu­nu be­lirt­ti. Baş­ta İz­mir­li İs­ma­il Hak­kı, Ab­dul­la­tif Har­pu­tî, Fi­li­be­li Ah­med Hil­mi, Mu­ham­med Ab­duh, Fe­rid Vec­dî, Şib­lî Nu­ma­nî, Ah­med Ke­lam Azad, Mu­ham­med İk­bal, Ce­ma­led­din Ka­sı­mî, Hü­se­yin el-Cisr ol­mak üze­re ye­ni­lik­çi âlim­le­rin ke­lam ile il­gi­li ye­ni bir ta­sav­vur­la­rı var­dır. Bu ta­sav­vur­la­rı­nı des­tek­le­mek ama­cıy­la ke­lam ta­ri­hi­ne çok faz­la baş­vu­ru­da bu­lun­ma­yı bir yön­tem ola­rak seç­miş­ler­dir. Mo­dern dö­nem­ler­de ilim­le­rin ken­di ta­rih­le­ri­ne yö­nel­me­si ge­nel bir yak­la­şım­dır. Mo­dern il­min için­den çık­tı­ğı ta­ri­hin tra­je­di­si­ni vur­gu­la­ya­rak ken­di öne­mi­ni gös­ter­me­si, bu yön­te­min se­be­bi ola­rak açık­la­na­bi­lir. Bu nok­ta­da Özer­var­lı, ye­ni­lik­çi­le­rin ken­di ilim ta­rih­le­ri­ne aşı­rı eleş­ti­riy­le yak­laş­ma­la­rı­nı bir yö­nüy­le ken­di bin­dik­le­ri da­lı kes­tik­le­ri­nin far­kı­na var­ma­ma­la­rı ola­rak eleş­tir­mek­te­dir.Ye­ni­lik­çi­le­rin kla­sik ke­lam ile il­gi­li gö­rüş­le­ri me­tin­ler­den ör­nek­ler ve­ri­le­rek ele alın­mış­tır. Ye­ni­lik­çi­le­rin kla­sik ke­la­mın ze­mi­ni­ni kay­bet­miş ol­du­ğu gö­rü­şü ilk sı­ra­da yer al­mak­ta­dır. Ze­mi­ni­ni kay­bet­miş bir ilim­le meş­gul ol­ma­nın da bir an­la­mı ol­ma­dı­ğı vur­gu­lan­mak­ta­dır. Ze­min kay­bı­ ke­la­mın do­ğuş ve ge­liş­me dö­nem­le­rin­de ken­di­le­ri­ne kar­şı red­di­ye ya­zı­lan fır­ka­la­rın gü­nü­müz­de ar­tık ol­ma­ma­sı şek­lin­de açık­lan­mak­ta­dır. İbn Hal­dun’un İs­lâ­mî ilim­ler de­ğer­len­dir­me­sin­de yer alan ke­la­ma ih­ti­yaç ol­ma­dı­ğı gö­rü­şü­nün özel­lik­le Os­man­lı ay­dın­la­rı üze­rin­de et­ki­si gö­rül­mek­te­dir. Özer­var­lı, bu gö­rü­şün ke­lam il­mi­ni tam an­la­mıy­la ta­nı­ma­mak­tan ve bu il­mi sa­de­ce sa­vun­ma­cı bir ya­pı için­de gör­mek­ten kay­nak­lan­dı­ğı­na işa­ret et­mek­te­dir. Ke­lam il­min­de sa­vun­ma­cı ve red­di­ye­ci bir yön bu­lun­mak­la bir­lik­te, özel­lik­le man­tı­ğın ke­la­ma da­hil edil­me­siy­le teo­rik ta­ra­fı­nın da­ha be­lir­le­yi­ci ol­du­ğu gö­rül­me­li­dir.Ye­ni­lik­çi­le­rin kla­sik ke­lam ile il­gi­li di­ğer bir gö­rü­şü ise ke­la­mın ilk dö­nem­de çok ba­sit, an­la­şı­lır bir ya­pı için­dey­ken za­man için­de teo­rik, fel­se­fî ve gi­rift bir ya­pı­ya bü­rün­me­si­dir. Me­vâ­kıfMa­kâ­sıdTe­vâ­li‘ gi­bi ke­lam ki­tap­la­rı­nı çok az kimsenin anlaması ke­lam ile hal­kın ara­sı­nın açıl­ma­sı­na yol aç­mış, ke­lam sa­de­ce Metn-i Akâ­id ve Şerh-i Akâ­id me­tin­le­ri­ne has­re­dil­miş­tir. Kla­sik ke­la­ma kar­şı ge­ti­ri­len bu eleş­ti­ri te­mel iti­ba­riy­le bi­rin­ci gö­rüş­le çe­liş­mek­te­dir. Özer­var­lı, teo­rik ve fel­se­fî bir ka­rak­te­re bü­rü­nen bir il­min sa­de­ce sa­vun­ma­cı ola­rak de­ğer­len­di­rip eleş­ti­ril­me­si­nin doğ­ru bir yak­la­şım ola­ma­ya­ca­ğı­nı be­lirt­mek­te­dir. Ay­rı­ca, fel­se­fî kat­kı­lar­la zen­gin­leş­ti­ril­miş bir il­mî bi­ri­ki­mi de­ğer­len­di­re­cek in­san­la­rın ol­ma­yı­şı se­be­biy­le or­ta­ya çı­kan ko­puk­luk eleş­ti­ri­le­ce­ği­ne bu­ra­da il­min ken­di­si eleş­ti­ril­mek­te­dir.Kla­sik ke­la­mı eleş­ti­ren gö­rüş­ler­den bir di­ğe­ri de ke­la­mın ih­ti­laf ve gö­rüş ay­rı­lık­la­rıy­la do­lu bir ilim ol­ma­sı­dır. Ehl-i Sün­net ile Mu­te­zi­le ara­sın­da ve her bir eko­lün ken­di için­de bir­çok ko­nu­da fark­lı gö­rüş­le­ri­nin ol­ma­sı kö­tü bir du­rum ola­rak gös­te­ril­mek­te­dir. Bir­ço­ğu ke­la­mın ken­di­sin­den kay­nak­lan­ma­yan, dö­ne­min si­ya­sî yak­la­şım­la­rı, mez­hep ta­as­sup­la­rın­dan mey­da­na ge­len ih­ti­laf ko­nu­la­rı il­min ken­di­si­ne mal edil­mek­te­dir. Gö­rüş­le­rin faz­la­lı­lı­ğı ve çe­şit­li­li­ği de il­mî zen­gin­lik ola­rak de­ğer­len­di­ril­me­li­dir.Aris­to fel­se­fe­si­nin Ba­tı’da ge­çer­li­li­ği­ni yi­tir­di­ği, bu se­bep­le Aris­to man­tı­ğı­na da­ya­nan ke­lam il­mi­nin de ge­çer­li­li­ği­ni kay­bet­ti­ği gö­rü­şü ye­ni­lik­çi­lik­le­rin en yay­gın gö­rüş­le­ri ara­sın­da yer al­mak­ta­dır. Yu­nan dü­şün­ce­si­nin, ye­ri­ni mo­dern Ba­tı dü­şün­ce­si­ne bı­rak­tı­ğı gi­bi ke­lam il­mi de ye­ri­ni Ye­ni İlm-i Ke­lam’a terk et­me­li­dir. Aris­to man­tı­ğı­nın bı­ra­kı­lıp ye­ri­ne ika­me edi­le­cek mo­dern Ba­tı dü­şün­ce­si­nin ke­la­mın prob­lem­le­ri­ne çö­züm getireceği fik­ri, Ba­tı dü­şün­ce dün­ya­sı­nın tam ola­rak ta­nın­ma­ma­sın­dan kay­nak­lan­mak­ta­dır. Mo­dern dö­nem­de İs­lâ­mî ilim­ler ara­sın­da ön­ce­lik­li ola­rak ke­lam il­mi­nin ye­ni­leş­me­si ve di­ğer İs­lâ­mî ilim­le­rin Ye­ni İlm-i Ke­lam te­me­li üze­ri­ne in­şa edil­me­si fik­ri var­dır. İz­mir­li İs­ma­il Hak­kı’ın Ye­ni İlm-i Ke­lam’ı, Ab­duh’un Ri­sâ­le­tü’t-Tev­hîd’i ve Hü­se­yin el-Cisr’in ese­ri Ye­ni İlm-i Ke­lam’ın ilk ör­nek eser­le­ri­ni oluş­tur­mak­ta­dır.Özer­var­lı son ola­rak İbn Hal­dun’un me­de­ni­yet ve ta­rih ala­nın­da­ki gö­rüş­le­ri­nin Os­man­lı ay­dın­la­rı ara­sın­da revaç bulmasının İs­lâ­mî ilim­ler ile il­gi­li ek­sik ve ye­ter­siz gö­rüş­le­ri­nin de eleş­ti­ri­ye ta­bi tu­tul­ma­dan ka­bul edil­me­si­ne yol aç­tı­ğı­nı söz­le­ri­ne ek­le­di.Top­lan­tı­ya mü­za­ke­re­ci ola­rak ka­tı­lan Prof. Dr. İl­yas Çe­le­bi ise mo­dern dö­nem­de ke­lam­la il­gi­le­nen in­san­la­rın üç gru­ba ay­rıl­dı­ğı­nı be­lirt­miş­tir. Ara­la­rın­da Hü­se­yin Ka­zım, Mu­sa Ca­rul­lah gi­bi tem­sil­ci­le­ri olan bi­rin­ci grup­ta­ki­le­rin ke­la­mı eleş­tir­mek ama­cıy­la ke­lam­la il­gi­len­dik­le­ri­ni ifa­de eden Çe­le­bi’ye gö­re bu grup ha­len Arap dün­ya­sın­da yay­gın­lı­ğı­nı de­vam et­tir­mek­te­dir. İkin­ci grup, ke­lam üze­ri­ne ko­nu­şan­la­rın oluş­tur­du­ğu bir grup­tur. Ye­ni dö­nem­de­ki ke­lam­cı­la­rın bü­yük ço­ğun­lu­ğu bu gru­ba da­hil­dir. Üçüncü grup ise biz­zat ke­lam ya­pan mü­te­kel­li­mîn gru­bu­dur ve son dönemde bu gruba ihtiyaç duyulmaktadır.Ke­lam yap­ma­nın so­run­la­rı ve zor­luk­la­rı­na ge­lin­ce, ke­la­mın sis­te­ma­tik ve kül­lî bir ilim ol­ma­sı ay­nı za­man­da so­run ve zor­lu­ğun se­be­bi­ni teş­kil et­mek­te­dir. Ke­lam baş­lan­gıç­ta zat, sı­fat­lar, Al­lah ile kul ara­sın­da­ki iliş­ki­yi kur­mak üze­re te­sis edi­len bir ilim iken da­ha son­ra meb­de’ ve me‘âd ba­kı­mın­dan mev­cûd il­min ko­nu­su­na ek­len­miş­tir. Çe­le­bi’ye gö­re ke­lam il­mi­nin ko­nu­su­na ge­ti­ri­len bu ila­ve­nin doğ­ru olup ol­ma­dı­ğı sor­gu­lan­ma­lı­dır. Ke­la­mın ko­nu­la­rı­nın ge­niş­le­me­si ke­la­mın sis­te­ma­tik vas­fı­nı de­ğiş­tir­miş­tir. Kül­lî ol­ma vas­fı ise di­ğer ilim­ler­le iliş­ki­sin­de sı­nı­rın çi­zil­me­si­ni zor­laş­tır­mak­ta­dır. Çe­le­bi gü­nü­müz­de ke­lam ile uğ­ra­şan­la­rın mis­yo­nu­nun ke­lam yap­mak de­ğil, ke­lam ya­pı­la­cak ze­mi­ni ha­zır­la­mak ol­du­ğu­nu be­lir­te­rek söz­le­ri­ne son ver­di ve top­lan­tı so­ru-ce­vap bö­lü­müy­le de­vam et­ti.

Daha fazla göster

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir