Ahmet Uluçay Sineması
Bilim ve Sanat Vakfı, Mart ayının ilk Cumartesi’nde Ahmet Uluçay’ın kısa filmlerini konu alan çok konuklu bir oturuma ev sahipliği yaptı. Hayal Perdesi yayın ekibinden Mücahid Eker’in açılışını yaptığı oturumun müzakerecileri, İhsan Kabil, Salih Pulcu ve Yeşim Ustaoğlu’ydu.Ahmet Uluçay’ın gösterimi yapılan ilk kısa filmi Optik Düşler’in(1993) ardından hem bu kısa film hakkında hem de Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak (2004) özelinde değerlendirmelerde bulunan İhsan Kabil, Uluçay’ın sinemaya yaklaşımına ve yönetmenin kendi hayatıyla filmleri arasındaki bütünlüğe dair gözlemlerini aktardı. Uluçay filmlerindeki görselliğin iç dinamiklerine ve konuların katmanlılığına dair tahlillerde bulunan Kabil, “Uluçay filmleri görsel/imgesel dünya ile gerçek dünyanın iç içe geçtiği bir sarmala bize davet ediyor” diyerek bu filmlerin sunduğu felsefî önermelerle izleyiciyi bir hayret makamına davet ettiğine dikkat çekti.İnci Deniz Dibinde (1996) isimli ikinci kısa filmin gösteriminin ardından yönetmen Yeşim Ustaoğlu söz aldı. Filmlerinde yönetmenin öncelikle kendini anlattığına dikkat çeken Ustaoğlu, yaşadığı kasabada kendi imkânlarıyla yarattığı realizasyonun olağanüstülüğüne vurgu yaparak değerlendirmesini sürdürdü. “Sinemacı yahut şair olmanın insanın meşrebinde/doğasında olduğuna dair inancı Uluçay’ın hayatıyla doğruladığını” söyleyen Ustaoğlu, filmin içindeki ritim ve zaman uyağına, bu uyağın yaratımındaki gözlük, yumurta, bozkır gibi basit imgelerin güçlü anlatımına dair gözlemlerini aktardı.Üçüncü film Exorcise’ın (2000) ardından söz alan Salih Pulcu filmdeki cin çıkarma teması üzerinden Türk sinemasında metafizik temaların ve din adamı imgesinin basmakalıp kullanımlarının aksine bu filmdeki temsilin özgünlüğüne vurgu yaparak değerlendirmesine başladı. Uluçay’la yaptıkları ikili sohbetlerden hareketle, bu filmdeki bazı teknik detaylar hakkında ipuçları vererek konuşmasını sürdüren Pulcu, yönetmenin kendi filmleri hakkındaki bazı yorumlarını aktardı. Uluçay’ın sanatçı olmanın gerektirdiği duyguya doğuştan sahipliği ve kendi kendini eğitmişliği hakkındaki gözlemlerin aktaran Pulcu, sanatsal üretimin imkânsızlık duvarına toslamadığı ender örneklerinden birisi olarak Ahmet Uluçay’ın kıymetine ve bu örneklerin sayısının azlığına dikkat çekti.İzleyicilerin yönelttiği sorularla devam eden oturum, sorulara verilen cevaplarla ve Kabil, Ustaoğlu ve Pulcu’nun yönetmene dair hatıralarıyla son buldu.