İslâmî İlimler 13 eş-Şevkânî ve “es-Seylü’l-Cerrâr” Adlı Eserinin Tanıtımı

Paylaş:

18. yüzyıldan itibaren İslâm Dünyasının değişik coğrafyalarında muhtelif şahıslar tarafından İslâm ilimlerinin durumuna dair dile getirilen bir takım düşünceler ihyaıslahreformuyanıştecdid vb. tabirlerle anılmaktadır. Müelliflerin dünya görüşlerine bağlı olarak şekil alan bu nitelemeler esas itibariyle dinde yenilik/yenilenme arayışının etkisini taşımaktadır. Bu çerçevede modernleşme sürecinin hemen öncesinde yaşayan kimi müelliflerin çabaları bazı araştırmacılar tarafından özellikle yaklaşık bir yüzyıl sonra ortaya çıkan İslâmcı modernizmin öncü simalarının habercisi olarak görülürken, bazı araştırmacılar da iki yaklaşım arasında esaslı farklılıklar olduğunu iddia etmektedir.Medeniyet Araştırmaları Merkezi bünyesinde ve Eyyüp Said Kaya’nın riyasetinde yaklaşık iki yıldır devam eden modernleşme öncesi tecdid hareketleri atölyesinde ele alınan bu kabil meseleler, atölye mensubu Sümeyye Onuk’un modernleşme sürecinin hemen öncesinde yaşayan önemli şahsiyetlerden Yemenli âlim Muhammed b. Ali eş-Şevkânî’nin (v. 1834) es-Seylü’l-cerrâr isimli kitabını merkeze alarak hazırladığı yüksek lisans tezi vesilesiyle Tezgâhtakiler programında tartışıldı.İki bölümden oluşan sunumunun ilk bölümünde Şevkânî’nin hayatı hakkında malumat veren Onuk, müellifin farklı ilim dallarıyla ilgili görüşlerini kısaca aktararak ilmî şahsiyetini ele aldı ve çeşitli sahalara ait önemli eserlerini tanıttı. Sunumunun esas çerçevesini oluşturan ikinci bölümde ise İbnü’l-Murtazâ’nın el-Ezhâr adlı eseri ve Şevkânî’nin bu esere yazdığı es-Seylü’l-cerrâr adlı şerhi ele aldı ve bu eserden hareketle müellifin fıkıh anlayışını ortaya koymaya çalıştı.Sümeyye Onuk’un tespitlerine göre menşe itibariyle Zeydîlikten gelen ancak otuzlu yaşlarından itibaren mutlak ictihadda bulunarak herhangi bir mezheple kendisini kayıtlamayan Şevkânî’nin nihaî fıkhî görüşlerini, ömrünün son yıllarında telif ettiği bu kitabından takip etmek mümkündür. Zira Şevkânî, daha önceki yıllarda telif ettiği fıkıh kitaplarındaki ve risalelerindeki bazı görüşlerini terk etmiş ve yine kendi ictihadları ile vardığı neticeleri bu kitabında dile getirmiştir. es-Seylü’l-cerrâr hem Zeydî-Hâdevî fıkhı hem de Ehl-i Sünnet fıkıh mezhepleri karşısında müellifin kendisini nasıl konumlandırdığının anlaşılması açısından önem taşımaktadır. Müellif birçok fıkhî meselede hem Hâdevî mezhebinin görüşlerini hem de farklı Sünnî mezhepleri yanlış bularak tenkit etmekte ve yerine kendi ictihadlarını ikame etmektedir.Şevkânî’nin ortaya koyduğu fıkıh anlayışı, İslâm ilimlerinin ve onları da kapsayacak şekilde İslâm medeniyetinin bu dönemde geldiği noktaya yönelik tenkitlerinin bir neticesi olarak görülebilir. Modern dönemde de etkisi hissedilecek ve takipçileri olacak bir ıslah hareketinin başlatıcısı olan Şevkânî, mezheplerin hâkim olduğu ve ictihadın zamanla terk edilerek taklidin benimsendiği klasik dönem fıkıh anlayışına yönelik köklü eleştiriler getirmiştir. İctihad merkezli bir fıkhî faaliyeti esas alan ve taklide hiçbir şekilde cevaz vermeyen bu anlayış, 19. yüzyılın başlarında Ehl-i Hadis tavrının güçlü bir temsilcisi olarak kendisini göstermiştir.Şevkânî, bir fıkıh usûlü eseri olan İrşâdü’l-fuhûl’de teorik olarak ortaya koyduğu usûl görüşlerini es-Seylü’l-cerrâr’da furû-ı fıkha yansıtmıştır. Fıkıh sahasındaki en önemli dayanaklarından birini oluşturan hadisleri anlama ve değerlendirme hususunda, usûlde kabul ettiği çeşitli kriterlerle âhad haberlerden hüküm çıkarmıştır. Hüküm çıkarmada temel dayanak olarak nasslar kabul edilmiş, nassın bulunmadığı yerde ıstıshâb devreye sokularak sıkça kullanılmıştır.es-Seylü’l-cerrâr daha yazıldığı andan itibaren ulema ve toplum üzerinde etkisini göstermiştir. 1962 Yemen devriminde rol alanların Şevkânî’nin birkaç nesil sonraki talebeleri olması, devrimle birlikte müellifin konumunu güçlendirmiş ve eserlerine verilen önemi artırmıştır. Yemen dışındaki coğrafyada ise özellikle Seyyid Ahmed Han ile Cemâleddin Afgânî-Muhammed Abduh-Reşid Rıza gibi modernistlerin Şevkânî’yi öncü kabul etmeleri Şevkânî’nin eserlerinin ve görüşlerinin yayılmasında etkili olmuştur.Sunumunu bu tespitlerle tamamlayan Sümeyye Onuk’un görüşlerinden ilham alarak şunu söylemek mümkündür: Şevkânî’nin yanısıra Hind alt-kıtasında Şah Veliyyullah Dihlevî (v. 1762), Hicaz bölgesinde Muhammed b. Abdulvehhâb (v. 1787) ve öğrencisi Hamd b. Nâsır b. Muammer (v. 1810), Batı Afrika’da Osman b. Fûdî (v. 1817), Kuzey Afrika’da Muhammed b. Ali es-Senûsî (v. 1859) ve Su-
dan’da Muhammed el-Mehdî (v. 1885) gibi âlimlerin İslâm medeniyetinin birikimlerine getirdikleri tenkitleri müstakil olarak inceleyecek çalışmalar kadar; bu müelliflerin özellikle “İslâmcı modernistler” tarafından kullanımlarının sıhhati üzerine yapılacak incelemeler de günümüz İslâm hukuku söylemini anlamlı bir çerçeveye yerleştirebilmek için elzem gözükmektedir.

Daha fazla göster

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir