Türk Romanına Kritik Yaklaşımlar-9:Bir Edebî Tasarım Olarak Adalet, Romanın da Bir Temeli Olabilir mi?
Türk Romanına Kritik Yaklaşımlar başlıklı program dizisinin 25 Haziran 2008 tarihindeki konuğu, TRT Ankara Televizyonu Eğitim-Kültür Programları Müdürlüğü yapımcılarından, hikâyeci-yazar Sadık Yalsızuçanlar’dı.“Bir Edebî Tasarım Olarak Adalet, Romanın da Bir Temeli Olabilir mi?” konulu sunum, şu sorular çerçevesinde şekillendi: Edebî bir metin içerisinde adalet ne türden bir temsil buluyor kendisine? Metin adaletin “tecelli etmesinde” rol alabilir mi? Ya da şöyle sorarsak: Bir metnin oluşum sürecinde yazıyla adalet arasında ne türden bir ilişki kurulabilir? Yazar adaleti temsil etmek için mi, tecelli ettirmek için mi yazar? Adaletin karşıtı olan kötülük, haksızlık, zulüm gibi kavramlar edebi metinlerde ne tür bir temsil buluyor? Adalete dair suskun metinlerin bu tutumlarının nedenleri nelerdir?Adalet ilkesinin gerçekleşmesi ile yazarın zihinsel çabası arasındaki ilişkinin imkânı ve önemi üzerinden sorularla sunumuna başlayan Yalsızuçanlar, çoğunlukla “geç kalmış adalet, adalet değildir” teması üzerinden metinlerini kurgulayan yazarları anarak sürdürdü konuşmasını; gündelik yaşamdaki sosyal çarpıklıkları ironik bir biçimde işleyen Aziz Nesin, toplumsal gerçekçi hikâyeleriyle benzer temaları çokça tekrarlayan Orhan Kemal gibi… Kafka’nın “Kanun Önünde” isimli kısa hikâyesini okuduktan sonra, Oğuz Atay’ın Tehlikeli Oyunlar’ına birkaç atıf yaparak, ilerleyen dakikalarda bu örneklemelere devam etmek üzere adalet kavramının farklı literatürlerdeki tanımlarına yer verdi.En genel tanımıyla “bir şeyin yerli yerine konması” olarak açıklanan adalet ilkesinin kaynağının Allah’ın “el-Adl” sıfatı olduğunu söyleyen Yalsızuçanlar, adaletin dinî ve felsefî metinlerde, tarihî mesellerde, hukukta, edebiyatta hangi anlamlarda ve hangi ilkelerin zıddı olarak kullanıldığıyla ilgili etimolojik değerlendirmelerle sunumunu sürdürdü. Emaneti ehline vermek, ihsan, hükümranlık ve egemenlik gibi kavramların temel ilkesinin adalet olduğunu hatırlatan Yalsızuçanlar, bolca atıf yaptığı dinî metinlerden örneklerle, adalet ve zulüm kavramları hakkında ilahiyat temelli bir açılım kazandırdı meseleye.Yalsızuçanlar son olarak, Oğuz Atay’ın, adalet duygusu en güçlü romancımız olduğunu söyledi. Yazar, Tehlikeli Oyunlar’dan bir pasaj okuduktan sonra adalet ilkesinin metinde nasıl işlendiğini yorumladı. Metinde kahramanların isimlerinin seçiminden, yazarın metnin kurulması aşamasında öğeleri yerli yerine koyma hususundaki titizliğine kadar adaleti gerçekleştirme yönündeki kararlılığına değinen Yalsızuçanlar, anlam bakımından da yapı bakımından da adil metinler olarak gösterdiği örneklerle sunumunu noktaladı.