Fotoğrafta Bakış ve Anlam İlişkisi
Sanat Araştırmaları Merkezi’inin Kırkambar etkinliklerinin 2009’daki son konuğu Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde hazırladığı “Fotoğrafta Bakış ve Anlam İlişkisi” konulu yüksek lisans teziyle Yusuf Yakup Türkoğlu idi.Bakış meselesinin sadece fotoğrafta değil, bütün görsel sanatlarda iletişimin temel aracı olduğu kabulü ile söze başlayan Türkoğlu, sunumunu bu kabulün temellendirilmesi bağlamında sürdürdü.İlkel dönemden Rönesans’a ve on yedinci yüzyıla uzanan ve anakronik sıçramalarla devam ederek iki bin beşyüz yıllık tarihinde insanın nesneyle diyalog kurmasının bir kanalı olarak göz ve anlam ilişkisi üzerinde bol örnekli bir sunum gerçekleştirdi.Sözlü sanatın, yazının kayıt altına alınmasına kadar materyal olarak bir karşılığının olmadığını dile getirerek Babil’den kalan heykel ve maskelerden Eski Yunan’a, Mısır’daki Nefertiti resimlerine, Honduras’taki tanrıça betimlemelerine ve Ortaçağ maskelerine kadar genişlettiği örneklerinde bu eserlerin tümünün tasvirlerinde merkezi unsur olarak ‘göz’ün kullanımıyla ilgili bir giriş yaptı. Bu maskelerin ve heykellerin neredeyse üçte birini kaplayacak ölçekte kullanılan göz figürlerinin coğrafî anlamda birbirinden uzak pek çok çağdaş kültürde de benzer bir önemde kullanıldığını söyleyen Türkoğlu ruhun dışarıya bakan yönü olarak gözlerin hâlen iletişim dilinde ne şekilde kullanıldığıyla ilgili tezler ve örnekler üzerinden sunumunu sürdürdü.Kayıtlı tarihte iki bin beş yüz yıldır gözün nasıl gördüğü üzerine üretilen teorilerden “camera obscura”ya gelene kadar göze yapılan atıflara; “gören ve gözeten bir nokta” olarak tanrı tasavvurlarının oluşumuna ve gelişimine uzanan okumalar yapan müzakereci on altıncı yüzyıldan itibaren fizik kurallarının bu ilişkiye nasıl bir boyut kattığı yönünde değerlendirmelerde bulundu.Bir göz görüntüyü nasıl oluşturuyorsa kamera da öyle oluşturmaktadır diyerek fotoğrafın tarihine değinen Türkoğlu fotoğrafı ortaya çıkaran teknik gelişmelere giriş yaptı. Foton-grafi (ışıkla yazı yazmak) anlamındaki kelimeyle tanımlanan bir teknik olarak fotoğrafın -ismi de dâhil- kullandığı terimlerin tamamını başka disiplinlerden ödünç aldığını söyleyen müzakereci, kameranın görme biçimini tektipleştirmesine yönelik eleştirilerini de sıraladı. “Ben gittim, gördüm. Görmeye değer olan budur” şeklinde formulize edilebilecek bir tutumun gelişmesine vesile olmasıyla bakış-anlam ilişkisine yeni bir boyut getiren fotoğrafın mekanik bir göz olarak kültür tarihindeki önemine değindi.“Görmek” ve “bakmak” arasındaki ilişkinin etimolojisine dair tahlillerle sunumunda ikinci bir aşamaya geçen Türkoğlu, Doğu-Batı arasındaki görme biçimlerine yönelik farklılaşmaya minyatürün görme biçimiyle Batı resmindeki perspektif ölçekleri üzerinden açıklamalar getiren Türkoğlu anlam-gerçek ilişkisinin tek bir biçimde açıklanamayacağına dair görüşlerini sundu.On dokuzuncu yüzyıla gelindiğinde duyuların ayrıştığından ve görmenin dokunmayla tamamlanan bir duyu hâline geldiğinden, bunun da görmeyi felsefenin konusu hâline getirdiğinden söz eden müzakereci, bunu iletişimin tarihinde bir kırılma noktası olarak tanımladı. Fotoğrafın bu kırılma üzerindeki etkisi ve katkısından, bu etki ve katkının nasıllığından, üretilmiş nesnenin bir yorumu olarak fotoğrafın kültür tarihi içerisindeki yerinden sözetti. Organ olan gözle bağımsız göz arasına giren mekanik bir göz olarak fotoğraf makinesinin geliştirdiği üç bakış türünden bahsetti.1. Ben diyen bakış: Figürün tamamen bize döndüğü ve iki kulağını da görebildiğimiz iktidar bakışı.2. Sen diyen bakış: Kadrajın dışında bir noktaya bakan, gözün hareketinin baştan, başın hareketinin gövdeden bağımsız olduğu bakış. Oryantal bakış.3. O diyen bakış: Profilden bakış. Nesnenin sizinle herhangi bir iletişim kurmadığı, sizi muhatap almadığı bakış. Kralların portrelerinde ve İsa figürlerinde kullanılan bakış. Minyatürde kullanılan bakış da bu bakıştır.Nesneyle göz arasındaki diyaloğun tekilleşmesine sebebiyet veren bu tek taraflı iletişimin nasıl felsefenin konusu hâline geldiği hakkında felsefecilerden ve sanatçılardan yaptığı alıntılarla açıklamalarını destekleyen Türkoğlu, dinleyicilerden gelen soru ve katkılarla sunumunu sonlandırdı.